CEMALEDDİN UŞŞÂKÎ -MUHAMMED CEMALEDDİN EDİRNEVÎ-
(d.? / ö.1750)
Osmanlı dönemi velilerinden olan bu zatın adı Muhammed idi. Künyesi ise Ebu Nizameddin'dir. Uşşâkî Seyyid Muhammed Efendi diye meşhurdur. Bu veli Edirne'de doğmuştur. Cemaleddin-i Uşşâkî Hazretleri, Halvetiyye tarikatının Uşşâkiyye kolunun ileri gelen şeyhlerindendir. Edirne'de meşhur mutasavvıf Hamdi Bağdadî Hazretleri ile görüşerek ondan ders aldı. Bu şeyhi öldükten sonra Sezai adında bir zat ile tanışarak onun meclislerine devam etti. Bu zat yine Halvetiyye ricalinden Hasan Sezaî Hazretleri'dir. Hasan Sezai Hazretleri'nin ölümünden yaklaşık dört yıl sonra 1155 (m.1742) yılında İstanbul'a gitti. Bu veli, İstanbul'da, Edirnekapı dışındaki Savaklar mahallesinde bulunan Hırami Ahmed Paşa Dergâhı’na tayin edildi. Onun bu dergâhta vefatına kadar müridlerine tasavvuf ve diğer konularda ilim öğrettiğini görüyoruz. Cemaleddin Uşşâkî Hazretleri, böylece kaybolmaya yüz tutan Uşşâkiyye tarikatını yeniden ihya ederek çok sayıda talebe yetiştirmiştir. Yetiştirdiklerinden birisi de meşhur Uşşâkî şeyhi Selahaddin Uşşâkî idi. Cemaleddin Uşşâkî Hazretleri, 1164 (m.1750) yılında İstanbul'da vefat etmiştir. Kabri, İstanbul, Savaklar mahallesinde bulunan Ahmed Paşa Dergâhı’nda bulunmaktadır. Rivayete göre onun türbesinin yanında bulunan cami ile iki katlı ev bir yangın esnasında yanmış, yangın daha sonra türbenin çatısına sıçramış, sonunda çatıdaki tahtalar yanarak düşmüş, ancak bu tahtalardan hiç birisi kabrin üzerine düşmemiştir. Cemaleddin Uşşâkî Hazretleri'nin bir divanı ile ilahileri bulunmaktadır. İlahilerinden örnekler aşağıdadır:
Sohbet-i nadan ile bîgânelikten al bizi.
Sohbet-i arif ile et aşinadan ey Çalap!
Bu Cemâli’nin vücudu perdesini ref edip.
Bir dem ayırma anı zevk-i likandan ey Çalap!
Bir başka örnek:
Hakkın yolun ararsan, dilde nihan içindedir.
Andan nişan sorar isen, her bir nişan içindedir.
Senden yakındır ol sana, sanma O’nu senden cüda.
Senden yürü, sen var ona, el sende can içindedir.
Onsuz değil arz-u semâ, Onunla dolu her ara,
Zannetme bir yerden ola, ol bî mekân içindedir.
Her yerde oldur görünen, her gözden oldur hem gören,
Her şeyi oldur bürünen, her anda an içindedir.
İşit Cemâli'nin sözün, anla hakîkatça özün,
Ko gafleti, aç can gözün.. Gör, Hakk ayan içindedir.
Yine bir başka deyişi:
Bir er ararım, haldaştan olsun,
Hak yola girmiş yoldaştan olsun.
Kaide olsun, halde olsun,
Esrarı duysun, sırdaştan olsun.
Ol cem’i bilsin, hem sonra farkı
Tattığı anın her aştan olsun.
İncitmesin hiç, incitmesin hiç,
O nakşı koyup nakkaştan olsun.
Irmağa gölden geçesün Cemâli.
İçtiği anın tâ baştan olsun.