SEYYİD M. ŞEFİK EFENDİ HAZRETLERİ

İstanbul

(d.1884 / ö.1970)

Son devir velilerinden, aynı zamanda Rasulüllah Efendimiz (s.a.v.)'in mübarek soyundan, ilmi, edebi ve kemali herkes tarafından kabul ve takdir edi­len büyük bir zattır. Seyyid Şefik Arvasî Hazretleri, 1884 yılında Bitlis'in Hizan ilçesinin Arvas köyünde dünyaya geldi. Van'da, Horhor Medresesi'nde Bediuzzaman, Said Nursi Hazretleri'ne talebelik yaptı. Yine onunla birlikte zulüm okuna he­def olarak 1943 yılında Denizli hapishanesinde çile doldurdu. Denizli'ye götürülmeden önce tam kırk bir gün İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde hesaba çekildi. Sonunda Seyyid Şefik Efendi de diğer mazlumlar gibi beraat etmişlerdir. Öteden beri sevgisi gönlünde yer eden İstanbul'a erken yaşlarında gel­miş, mekân tutmuştu. Fatih Medresesi'nde yapılan bir imtihanla sekiz yüz kişi arasında sekiz kişiden biri olarak imtihanı kazanmış, İstanbul Müftülüğü'nde "Mushafları Tedkik Heyeti Reisi" olarak tayin edilmiştir. Daha sonra yıllarca Sultanahmet Camii Başimamı olarak görevini sürdürdü. Kırk yıla yakın bir süre ile Eyüp Sultan Camii'nde özel sohbetlerini sürdürdü. Bu sohbetlerini içeren bir eseri "Peygamber Aleyhisselam’dan Hutbeler ve Sohbetler" adı altında neş­redildi. Şeyh Hacı Mahmud Sami (Ramazanoğlu) Hazretleri'nin hayranı idi. Şeyh Sami Efendi Hazretleri de onu sık sık ziyaret eder, ikisi arasında nice ma­nevî sohbetler olurdu. Allah dostlarının imtihanları da kendileri gibi büyük olur. Vefatından altı ay önce doktor olan oğlu Isparta yolunda elim bir trafik kazasında can verdi. Bu acı haberi ona ulaştırmak için dostları Şeyh Sami Efendi Hazretleri’ni uy­gun buldular. O da haberi alır almaz kanatlı bir kuş gibi Seyyid Şefik Efendi Hazretleri'ne koştu. Münasip bir dille ona haberi iletecekti. Şeyh Hazretleri içeri girince Şefik Efendi onu kemal-i edeple karşıladı. Daha o tek kelime an­latmadan, kendisi Yakup Aleyhisselam'ın kıssasını ve Yusuf Aleyhisselam'dan ayrılışını dile getirdi. "O bir peygamberken evlat hasretiyle yanarsa, biz yanmışız çok mu?" di­yerek kerametlerini gösterdiler. O, temiz yaratılışlı tertemiz insan Eyüp Sultan'da, Bostan İskelesi'ndeki tekke meşrutasında ikamet ediyordu. Son hastalığında yine kendisini Hacı Sa­mi Efendi ziyarete gelmişti. Şeyh Efendi Hazretleri içeri girer girmez hemen yataktan fırlayıp iki dizi üzerine oturdu. Hazrete yaşlı gözlerle bakıp: "Ey safaların engini! Fakir bendeniz çok ehlüllah ile bulundum. Fakat si­ze karşı istisnaî çok derin bir sevgim vardır" dedi. Şefik Efendi Hazretleri, Sami Efendi Hazretleri'nin müridlerine karşı da çok dikkatli ve sevgi dolu idi. Bir gün hazretin bir müridi Şefik Efendi Hazretleri'ni ziyarete gitmişti. Şefik Efendi misafirlerini tanıyamadı ve kim olduğunu sordu. Sami Efendi'nin ihvanlarından biri olduğunu öğrenince: "Evladım! Biz hepimiz onun ihvanlarıyız, öyle sağlam bir dala tutun­muşsun ki, sakın o dalı bırakma!" 13 Mart 1970 yılında o da her fani gibi ahirete göçtü. Kabri, Edirnekapı şehitliğindedir.

Yüce Allah sırrını mukaddes ve mübarek kılsın.