Muhammed Kutub Hazretleri

Van

(d.? / ö.?)

Büyük İslam âlimi ve velilerindendir. Adı Muhammed b. Kasım Bağdadî'dir. Seyyittir. Kutub, veli, Kutb-i Arvasî gibi lakapları vardır. Doğum tarihi ve yaşadığı asır ihtilaflıdır. Kabri Arvas'ta bulunmaktadır. Arvas seyyitlerinin ilk atası bu zattır. Arvas'ta doğunun müstesna âlimlerinin ve velilerinin yetiş­melerine vesile olmuştur. Ataları, Hülagu'nun Bağdat'ı istilası sırasında Musul'a, oradan da Ana­dolu'ya hicret etmiştir. Pek çok âlim ve veli yetiştirmişlerdir. Muhammed Kutub'da babası Kasım Bağdadî Hazretleri'nden hilafet aldı. Babasının izniyle Hakkâri taraflarına gitti. Feraşin Dağlarında yedi yıl boyunca riyazetle meşgul oldu. Bu müddet içinde devamlı olarak Hızır Aleyhisselam’la görüştü. Bir gece rüyasında Allah Resulü’nü gördü. Allah Rasulü (s.a.v.): "Evladım! Hakkâri Emiri İbrahim Han Abbasî hastadır. Bu meyveleri götür yesin. Allahü Teala şifa ihsan edecektir" buyurdu. Uyanınca başucunda mevsim kış olmasına rağmen içinde yaz meyveleri bulunan bir sepet gördü. İçerisinde çeşitli yaz meyveleri dolu idi. Sepeti alıp İbrahim Bey'e doğru yola çıktı. Kalp gözü açık olan İbrahim Bey de: "Şu anda Ehl-i Beyt Nebeviden bir zatın kokusunu aldım. Karşılamak isterim. Ancak hastayım. Gidip onu karşılayınız. Teşrif buyursunlar. Ziyare­tiyle şerefleneyim" dedi. Karşılayıcılar karşılarına çıkan derviş görünümlü za­tın Muhammed Kutub olduğunu anladılar ve İbrahim Bey'in huzuruna götür­düler. İbrahim Bey getirilen meyveleri yiyip şifaya kavuştu. İbrahim Bey, Muhammed Kutub ve aile fertlerinin başından geçenleri dinledikten sonra kendisine gereken ilgiyi gösterdi ve kızı Fatıma Hatun'u Muhammed Kutub Hazretlerine nikâhlayarak ailesine aldı. Zamanımıza kadar devam eden Arvasiler silsilesi işte böyle kutlu bir birleşimle yeni bir boy atıp yeşermeye, dallanıp budaklanmaya başladı. Bundan sonra İbrahim Bey bu soylu ailenin yerleşmesi için bir uygun yer bulma arayışına başladı. En sonunda Van ilinin Bahçesaray (Mükus) ilçesinin güneybatısında bulunan Arvas dağlarının vadisini beğendiler ve hemen Arvas köyünün temellerini attılar. İlk önce bir ev, bir mescit ve bir dergâh yaptılar. İbrahim Bey Arvas ve çevresini, irşad hizmetleri için vakfetti. Daha sonra da Hakkâri’ye döndü. Muhammed Kutub Hazretleri, burada irşad hizmetlerine başladı. Bu sıra­da da Muhammed Kutub Hazretleri'nin kurduğu Arvas Kütüphanesi, Birinci Cihan Harbi'nde Ruslar tarafından yakılmış, bu olay ilim namına büyük bir ka­yıp olmuştur. Muhammed Kutub Hazretleri'nin oğlu Seyyid Kemaleddin'dir. Onun oğlu Seyyid Cemaleddin olup "Âlim-i Rabbani'' olarak adlanmıştır. Onun oğlu da Seyyid Muhammed olup, "Veli" unvanı ile tanınır. Onun oğlu da Seyyid Abdullah Arvasi'dir. Bunların hepsi, ataları gibi irfan ve velayet sahibi kimse­lerdir. Bu zatlar, Şafii mezhebine bağlı olup, diğer üç mezhebin hükümlerini de bilirler ve saygıda kusur etmezlerdi. Babadan oğula intikal eden tarikatları ön­celeri Kadiriyye, buna ilave olarak Çeştiyye, daha sonraları Nakşibendiyye ola­rak devam etmiştir. Seyyid Abdullah Hazretleri'nin, Seyyid Abdürrahim ve Seyyid Abdurrahman adlarında iki oğlu vardı. Seyyid Abdürrahim’den Doğu Bayezid Arvasi Seyyidleri kolu, Seyyid Abdurrahman'dan da Hakkâri, Müküs ve Hizan Arvasi Seyyitleri gelmektedir.