DERUNİ MEHMED EFENDİ HAZRETLERİ
(d.? / ö.1723)
Nakşibendiyye şeyhlerindendir. Gönül ehli mübarek bir zattır. 1136 (m.1723) yılında vefat ederek kendi yaptırmış olduğu Nakşibendiyye Dergâhı’nın alanındaki özel türbesine gömülmüştür. Evliyadan Veliyyüddin Efendi Hazretleri de burada medfundur. Dergâhta zikir ve ayin perşembe günleri yapılırdı. Derunî Mehmed Efendi, kısa boylu, zayıf vücutlu, hafif sakallı, irice gözlü, sevimli yüzlü, gür kaşlı ve hareketli bir kimse idi. Tatlı dilli idi ve güzel konuşurdu. Büyük kimselerin giyindiği kıyafetle gezer, Mevlana Tacı üzerine beyaz sarık sararlardı. Vaktinin çoğunu okumak ve zikir yaparak geçirirdi. Geceleri nafile namaz kılar, kendi özel ibadetleri ile meşgul olurdu. Özel günlerde Tefsir, Hadis ve Mesnevi-i Şerif okuturdu. Rüya yorumlamaz, muska yazmaz, hastaya okumaz, ölü için pişirilen lokma ve yemeklerden yemezdi. Hatta müridlerine de yedirmezdi. Kadınlardan mürid olmak isteyenlere hatıra olarak zikir ve tespih de vermezdi. Dergâhı civarında evi bulunan Hırka-i Şerif Camii hademesinden Sadullah Efendi'nin yeni doğan çocuğu ağlamazmış. Annesi merak etmiş, hazretlerine götürüp, nefes ettirmesini kocasından rica etmiş. Şeyh hazretlerinin durumunu bildiği için götürmeye razı olmamış. Bunun üzerine annesi çocuğunu alarak dergâha götürmüş. Durumu anlatarak ısrarlı yalvarışlarla şeyhi razı etmiş. Hazret, çocuğu kucağına alarak: "Sen uslu bir çocuksun. Anne ve babanı rahatsız etmemek için ağlamıyorsun. Ama oğlum, ne yapalım, annen meraktan çatlayacak duruma gelmiş" diyerek çocuğun dudağına hafifçe vurmuş. Ondan sonra da çocuk ağlamaya başlamış. Bundan sonra da ağlaması hiç durmadığından tekrar şeyh hazretlerine götürmek zorunda kalmış. Derunî Mehmed Efendi Hazretleri, vefat ettikten sonra, vasiyeti gereğince, İbrahim Hayranı Efendi Hazretleri, Şeyh Hazretleri'nin büyük oğlu Mehmed Hidayetullah Efendi'ye vekâlet vermiştir. Mehmed Hidayetullah Efendi bir taraftan da ilim tahsiline devam etti. Derunî Mehmed Efendi Hazretleri'nin bir de Ali Rıza adında küçük oğlu vardı. Çok zeki, tahsilli ve gayet güzel şiir söyleyen bir gençti. Bir takım fesatçıların teşviki ile dergâhın idaresini Ali Rıza Efendi eline almak islemiş ve İbrahim Hayranî Hazretleri'ni gücendirecek tavır ve hareketlerde bulunmuştur. Hayrani Efendi, babasına hürmeten bu davranışları hoş görmeye çalışarak susmayı tercih etmiş. Ali Rıza Efendi'nin bu konuda çok ileri gitmesi bir ara sabrını tüketmiş. Bir gün karşısına alarak: "'Babanızın nimet ve himmetini gördüğüm için bu güne kadar sabrettim. Fakat Hak razı olmadı. Pek acıyarak söylerim ki, kendinize yazık ettiniz" demiştir. Ali Rıza Efendi, gece yarısı, kimsenin haberi olmadan, dergâhın minaresine çıkıp, kendi canına kıymıştır. Babasının yakınında gömülmüştür.
Yüce Allah cümlesinin sırrını mukaddes ve mübarek kılsın.