Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri
(d.1210 / ö.1271)
Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri, 606 (m.1210) yılında Nişabur'da doğdu. Adı Muhammed, babasının adı İbrahim'dir. Kaynaklar, soyunun Peygamber Efendimiz'e kadar uzandığını kaydetmektedirler. Vilayetname'de, Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri'nin babası İbrahim Sani'nin Musa Kazım Hazretleri'nin torunlarından olduğu kaydediliyor. İlköğrenimini gördükten sonra onu Ahmed Yesevî Hazrederi'nin halifesi Lokman Perende Hazretleri'nin yanında görüyoruz. Çok zeki ve olağanüstü yetenekleri olan bir çocuktur. Mükemmel bir eğitim alır. Küçük yaşta büyük kerametler gösterir. Lokman Perende'nin yanında hem aklî hem de naklî ve manevî ilimlerle kendisim yetiştirir ve Lokman Perende Hazretleri'nin halifeleri arasında yer alır. Lokman Perende Hazretleri ise mürşidi Ahmed Yesevi Hazretleri gibi halifelerini irşad görevi ile Rum diyarına, Anadolu'ya salmaktadır. Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri de önce hac niyetiyle Mekke'ye yönelir. Hac görevini yerine getirdikten sonra Medine, Kudüs, Şam ve Halep'te konaklayıp Anadlu'ya geçer. Horasan'dan Anadolu'ya çok uzun bir zamanda geçen Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri, İslam âleminin ünlü âlimleri ile tanışıp, onlardan son derece yararlanır. Anadolu'da önce Sivas'a yerleşir, ardından Kırşehir ve Kayseri'ye geçerek başta Ahi Evran Hazretleri ve büyük mana sultanları ile dostluk kurar, Ahi teşkilatına katılır. Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri, döneminin büyük mürşitleri gibi büyük şehirlere değil, taşraya yönelir. Anadolu'da konakladığı son nokta, kendi aşiretinin bulunduğu Sulucakarahöyük'tür. Yerleşip dergâhını buraya kurar. Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri, Sulucakarahöyük'te Bacıyan-ı Rum teşkilatından olan Kadıncık Ana'yı evlat edinir. Tüm Anadolu ve Rumeli'yi saracak iman kıvılcımını ateşleyen Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri hicri 669 (m. 1271) yılında ahiret âlemine göçer. Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri'nin Sulucakarahöyük'teki türbe ve zaviyesi yüzyıllar içinde yapılan eklemelerle Türk mimarî tarihinde önemli yeri olan bir külliyeye dönüşür. Nevşehir'in bu ilçesine sonunda bu büyük velinin adı verilir. İlçe "Hacıbektaş" olur. Horasan erlerinden Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri'ni, İslamî ilimlerde otorite olacak derecede âlim bir mutasavvıf, İslam'ın sevilmesine vesile olan biri veli, bir Allah dostu olduğunda şüphe yoktur. Ahi Evran Hazretleri'nin esnafı teşkilatlandırması gibi, Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri de konargöçer Türkmen aşiretlerini teşkilatlandırmıştır. Ehli Sünnet inancının yayılmasına hizmet ettiği şüphesizdir. Mevlana Hazretleri ile aynı dönemde yaşamıştır. Anadolu Beylikleri döneminde yaşayan Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri, birçok halife yetiştirdi. İslamiyet'i anlatıp öğretmeleri için onları Anadolu'nun dört bir yanına gönderdi. Hacı Bektaş dervişleri, Osmanlı sultanları tarafından sevildi ve hürmet gördü. Onlar da kuruluş devrinde olan Osmanlı Devleti'nin sağlam temeller üzerine oturması için hizmet ve himamet ettiler. Sefere çıkan Yeniçeriler ve onlarla birlikte giden dervişler sayesinde Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri'nin tasavvuf yolu Rumeli'de de yayıldı. Sultan Murad Hüdavendigar, Hacı Bektaş dervişlerini himayesine aldı. Hacı Bektaş Külliyesi'nin bir kısmını, aynı zamanda bir Ahi Babası olan Osmanlı Devleti'nin üçüncü padişahı olan Sultan Birinci Murad Han yaptırdı. Damadı Karamanoğlu Alâeddin Bey vasıtasıyla Hacı Bektaş dervişleri ile Sulucakarahöyük'te inşa ettirdiği külliyenin giriş kapısı üzerindeki şu yazı yer alıyor: "Bu imareti, meşayıhın meliki, evliya soyu olan Ahi Murad -devleti daim olsun— yaptırdı. Hicri 769 (m.1367–68)" Yeniçerilerin manevî bakımdan mücehhez olmaları, Osmanlı Devleti'nin yaptığı yüzlerce savaşta büyük gayret göstermelerini sağladı. Nice kahramanlıklar yaşandı. Yeniçeriler ile halk arasında ünsiyet arttı. Mehteranın ve Yeniçerilerin savaşa başlamadan söyledikleri gülbenkın girişi şöyleydi: "Allah, Allah, illallah! Eli kan, kılıcı kan, sinesi üryan, ciğeri püryan, meydanı şahadette Allah yoluna revân... Kahrımız, gazabımız düşmana ziyan! Kulluğumuz Padişah'a ayan! Üçler, yediler, kırklar! Gülbank-ı Muhammedi, Nûr-i Nebî, Kerem-i Ali. Pirimiz, sultanımız Hacı Bektaş-ı Veli..." Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri, cezbe sahibi bir veli idi. O, Allah aşkıyla yanıp tutuşan, her an O'nu anan bir mutasavvıftı. O, insanlara geniş bir hoşgörü ile yaklaşır, onları birdenbire kendi kültür çevrelerinden koparıp ürkütmezdi. Onun bu yaklaşımı, göçebe Türklerin ve yerli Hıristiyanların İslam'ı tanıyıp sevmelerini sağladı. Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri'nin "Makâlât" adlı kitabı, Ehl-i Sünnet akidesini yansıtan mükemmel bir eserdir.
Yüce Allah sırrını mukaddes ve mübarek kılsın.