OSMAN KEMALİ EFENDİ HAZRETLERİ
(d.1862 / ö.1954)
Osman Kemali Efendi, Erzurum'un Pasinler ilçesine bağlı Güllüköy'de doğdu. 600 yıl kadar önce Buhara'dan hicret ederek gelip, bu havalide yerleşen bir aileye mensuptur. 1862 yılında dünyaya geldi. Tahsiline doğduğu çevrede başladı. 18 yaşında hafızlık ve kıraat ilminden icazet aldı. 28 yaşında Nakşibendiyye şeyhi Şeyh Ahmed Taşkesanî'den dinî ilimlerini tamamladı. Düştüğü bir aşk iptilası, onun Diyarbakır, Musul, Bağdat, Necef ve Kerbela gibi şehirleri gezip dolaşmasına vesile olur. Daha sonra bir an evvel kavuşmak istediği İstanbul'a 1901 yılında geldi. Çocukken yakalandığı çiçek hastalığında iki gözünü de kaybettiği için dünyanın zahiri renklerine karşı o gönül gözünün açılmasının arkasına düştü. Hayatını kendi başına kazanması için ailesi onun hafız olmasını ve Kur'an-ı Kerim okuyarak geçimini sağlamasını istiyorlardı. Osman Kemali Hazretleri, aldığı icazetnamelerle ve öğrendikleri ile tadamadığı ezelden beri aşina olduğu aşk şerbetinin tadını ve kokusunu aramaya devam etti. Böyle olduğunu şu satırları ile dile getiriyordu:
Çocukluğumda bir pîr-i muhterem,
Bana ders verirdi sanırdım dedem.
Meğer o aşk imiş görsem de bilmem.
Ayrılmazdım onun nakiyri idim.
Yüzünü görmediği o sevgilisi, zamanla onda Allah aşkının doğup, güçlenmesine vesile oldu. Şettariyye ricalinden Kolağası Ali Rıza Efendi ile tanıştı ve onun sohbetlerine devam ederek aradığının ipuçlarını yakaladı. Yakıcı bir Ehl-i Beyt sevgisi giderek gönlünün kir ve paslarını yakarak temizledi. Fatih Camii'nde Erzurumlu Hacı Nazmi Efendi'nin ve Manastırlı İsmail Hakkı'nın mesnevi derslerine devam edip, mesnevihanlık icazeti aldı. Bir ara vaiz olarak Selanik'e gönderildi. Daha sonra tekrar İstanbul'a gelip, Âmâlar Medresesi şeyhliğine tayin edildi. 19 yıl evvel Erzurum'da gördüğü bir rüyasında kendisini vahşi hayvanlardan kurtaran Abdülkadiru'l-Belhî ile buluştu. O zatın tıpkı rüyasında gördüğü gibi, elini alnına koyduğunda bir cezbe ile yere yığılıp, muradına erdi. Bunu şu satırları ile dile getirmektedir:
Eyüp civarında buldum selâmet.
Orada parladı nûr-ı hidâyet.
İmâm-ı zemâne ettim inâbet
O ulu dergâhın hasiri idim.
Orada verildi cümle mevâhib,
Orada kesildi her bir metâlib
Orda tamam oldu menzil merâtib
Yakûb-i zemânın beşiri idim.
On sekiz yıl ettim ol pire hizmet,
Anı hizmetten büyük var mıdır devlet?
Her bir ahvâlime habîrdi hazret,
Ben de her halinin habiri idim.
Hazret 1954 yılında dünyadan göçtü. Namazı Eyüp Camii'nde kılınıp Edirnekapı kabristanında defnedildi.
Yüce Allah sırrını mukaddes ve mübarek kılsın.