Yusuf Bahri Efendi Hazretleri

Çorum

(d.? / ö.1851)

Anadolu velilerindendir. Vezirköprü'de dünyaya geldi. Doğum tarihi belli değildir. Babası Vezirköprü Tâceddin Paşa Camii İmamı Mehmed Efendi'dir. Tahsil hayatına Samsun sıbyan mektebinde başladı. Sonra Amasya'ya giderek, medresede, Şehid Müftü adıyla meşhur müderristen ilim öğrendi. Da­ha başka âlimlerin derslerinde de bulundu. Daha sonra tahsilini ilerletmek için İstanbul'a gitti. Burada Erzincan Müftüsü adıyla bilinen bir âlimden ders aldı. Bir gün ders sırasında Yusuf Bah­ri Efendi bir konuda hocasına itirazda bulundu. Dersten çıkınca hocası, Yusuf Bahri Efendi'yi yanma çağırarak: "Benden nasibini aldın. Bundan sonra Mısır'da Şeyh Murtaza'dan ilim tahsiline devam edeceksin" dedi. Yusuf Bahri Efendi hazırlığını yapıp, heybesine kitaplarını doldurarak yola çıktı. Kahire'ye vardı. Şeyh Murtaza'yı arayıp Cami-i Ezher'de ders okuttuğunu öğrenince, oraya gitti. Dershane kapısına kadar dolu idi. Kapının önünde dikilip Murtaza Efendi'yi dinlemeye başladı. O sırada içeriden biri ge­lip: "Şeyh Murtaza Efendi "Kapıda duran Yusuf’a söyleyin. Omzundaki hey­beyi Nil'e atıp gelsin" diyor" dedi. Yusuf Bahri Efendi, bu ani hitap karşısında şaşırdı. Nil kenarına giderek bir kazık çaktı ve heybenin ucuna bir ip bağlayıp, Nil nehrine attı. İpin ucunu da kazığa bağladı. Sonra tekrar Cami-i Ezher'e döndü. Daha önce kendisine kitaplarını atmasını isteyen kimse tekrar yanına gelerek: "Hocamız sana kazığı çeksin de gelsin, diyor" dedi. Yusuf Bahri Efendi de geri dönüp bağladığı kazığı çıkardı ve heybe Nil sularında gözden kayboldu. Geri dönüp camiye geldiğinde talebeliğe kabul edildi. Böylece bir büyüğe bağlanmak için boş gelinmesi gerektiğini anladı. Yusuf Bahri Efendi, Murtaza Efendi'nin sohbetlerinde kemale erdikten sonra, kendisinden icazet ve hilafet aldı. Hocası onu hizmette bulunması için memleketine gönderdi. Giderken: "Yusuf, hac zamanı yakındır. Hac görevini yerine getir de öyle git" bu­yurdu. Yusuf Bahri Efendi hac görevini yerine getirdikten sonra Peygamber Efendimiz'in türbesini ziyaret etti. Türbe üzerinde bulunan bir levhada bir Vav harfinin noksan olduğunu söyledi. Şiddetli itirazlarla karşılaştı. Ölüm tehdidine kadar ileri gidenler oldu. Sonunda haklılığı kabul edildi. Bundan sonra şöhreti her tarafa yayıldı. Yusuf Bahri Efendi Hazretleri'nin şöhreti kısa zamanda İstanbul'a ulaştı. Sultan II. Mahmud kendisini İstanbul'a davet etti. Geldiğinde kendisine çok ih­sanda bulundu. Padişahın kâtiplerinden Süleyman Feyzi Paşa, Çorum'da yaptırdığı med­reseye Yusuf Bahri Efendi'yi müderris tayin etti. Ömrünün sonuna kadar bu medresede hem ilim tahsili hem de irşad hizmetini sürdürdü. Yusuf Bahri Efendi, bu arada birçok eser yazdı. 1241 (m.1851) yılında Çorum'da vefat etti. Sonra sevenleri tarafından mezarının üzerine bir türbe yaptırıldı.

Yüce Allah sırrını mukaddes ve mübarek kılsın.