Emir-î Çin Şeyh Osman Çelebi Hazretleri
(d.? / ö.1240)
Şeyh Ahmed Yesevî Hazretleri'nin halifelerindendir. Lakabı Şerefüddin olup, babasının adı Muhammed'dir. Emirci Sultan adıyla anılmaktadır. Doğum tarihi bilinmemektedir. Ancak on ikinci asrın ortalarında doğduğu tahmin olunmaktadır. Kaynaklarda ecdadının Veysel Karani Hazretleri'nin sohbetiyle şereflendiği ve duasını aldıkları kaydedilmektedir. 638 (m.1240) yılında Yozgat ilinin Osman Paşa bucağında vefat etmiştir. Tasavvuf terbiyesini Ahmed Yesevî Hazretleri'nden alan Şeyh Osman Efendi, dereceler aşarak hilafet almaya hak kazandı. Günlerden birinde Ahmed Yesevî Hazretleri'nin hangahına Çin'den tüccarlar geldi. Şeyhin huzuruna çıkıp, memleketlerinde bir ejderha türediğinden ve herkesi korkutup ülkede huzur bırakmadığından bahsettiler. Hazretin bu hususta kendilerine yardım etmesini istediler. Çinlilerin perişan hallerine bir müddet bakan Ahmed Yesevî Hazretleri, talebelerine dönerek: "Ejderi öldürmeye hanginiz gider?" diye sordu. Hepsi de: "Emir sizindir" diye cevap verdilerse de, az da olsa çekindikleri belli oluyordu. Şeyh Hazretleri düşünceye daldığı sırada Osman Efendi ileri atılarak, izin verildiği takdirde bu iş için gitmek istediğini söyledi. Şeyh Hazretleri de Osman'ın beline bir tahta kılıç kuşandırarak: "Yüce Allah yardımcın ve uğrun açık olsun" diyerek dua ettikten sonra kendisini gelenlerle birlikte yolcu etti. Osman Efendi Çin'e varıp ejderhayı öldürdü. Tekrar Yesevî dergâhına döndü. Bunun üzerine Ahmed Yesevî Hazretleri ona "Emîr-i Çin" lakabını verdi. Daha sonra da himmet buyurarak yüce makamlara ulaştırdı. Ahmed Yesevî Hazretleri'nin 1194 yılında vefatı üzerine Emir-i Çin Osman Efendi Türkistan'da duramaz oldu. Gönlü mürşidinin ayrılığı bir yanıyordu. Bir süre sonra, yani 1204 yılında, hocasının meşhur talebelerinden Avşar Baba, Şeyh Nusrat, Gaygay Dedi, Pir Dede ve Pertev Sultan gibi o da İslamiyet'i yaymak amacıyla Rum diyarına doğru yola çıktı. Talebesi İmad Sultan'la birlikte günlerce yol alıp, Anadolu'ya geldi ve Keykavus kalesi yakınlarında konakladı. O gece rüyasında Şeyh Ahmed Yesevî Hazretleri'ni gördü. Şeyh Hazretleri ona: "Bu yakınlarda bir köy vardır, halkı gelip geçen misafir yolcuları öldürürler. Onların irşadını ve yetişmelerini sana görev olarak verdim" buyurdu. Ertesi günü İmad Sultan'la birlikte o köye varıp misafir oldular. Köyde gösterdiği kerametlerle kısa zamanda köy halkının sevgilisi haline geldiler. Keçikıran adındaki bu köye daha sonra yerleştiler. Yaptırdığı bir zaviyede köylülere ve çevreden gelenlere vaaz ve nasihatle bulunmaya başladı. O sırada civardan geçmekte olan ve Selçuklu Sultanı tarafından Sivas'a vali tayin edilen Osman Paşa adında bir zat Osman Efendi'nin o yörede olduğu öğrendi ve kendisiyle görüşmek isledi. Görüştüklerinde kendisine hayran kalarak valiliği bırakıp talebeleri arasına katıldı. Kısa zamanda orada bir tekke yapılmasını sağladı. Tekkenin adına da "Osman Paşa" tekkesi denildi. Tekkede yıllarca talebe yetiştiren Emir-i Çin Osman Efendi Hazretleri 638 (m.1240) yılında vefat etti. Kabri, tekkenin yanında yer alan türbesindedir. Yozgat'a bağlı Keçikıran köyü, bugün Osmanpaşa bucağı olarak anılmaktadır.
Yüce Allah sırrını mukaddes ve mübarek kılsın.