Bostan Çelebi Hazretleri

Konya

(d.? / ö.1631)

Mevleviyye büyüklerinden ve Mevlana Hazretleri'nin torunlarından bir velidir. Yüksek kemalât sahibidir. Konya'da dünyaya geldi. Doğum tarihi belli değildir. 1040 (m.1631) yılında vefat etti. Doğmadan geleceği, Mevleviyye şeyhlerinden Çelebi Ferruh tarafından haber verilmiştir. Bu zat Bostan Çelebi'nin eğitim ve terbiyesini bizzat üzerine alıp ilgilenmiştir. Daha sonra da ye­rine halife olarak bırakmıştır. Çocukluğundan itibaren dünyaya ilgi göstermeyen Bostan Çelebi, yetişti­rilmesinde büyük himmeti bulunan Çelebi Hüsrev Hazretleri'ne son derece bağlı idi. 1592 yılında Çelebi Ferruh Hazretleri'nin vefatı üzerine Mevlana Hazretleri'nin türbesi yanındaki mevlevihanede talebelerin yetiştirilme işiyle meş­gul olmaya başladı. Herkesi durumuna göre idare eder, sohbetinden herkes ya­rarlanırdı. Herkes onun sohbetinde ya bir bilmediğini öğrenir veya hatalarının neler olduğunu anlar, ona göre hareketlerini ayarlardı. O, mürşid-i kâmil olup, Allahü Teala'nın nuru ile bakan bir zat idi. Bu sebeple bir işin başından ve sonundan haberi olurdu. Bostan Çelebi Hazretleri'nin postnişin olduğu dönemde Osmanlı Devleti de içte ve dışta sıkıntılarla karşı karşıya idi. Haliyle bundan tekkeler de sıkıntı­da idi. Bostan Çelebi Hazretleri irşad dönemini sıkıntılarla geçirmiştir. Bostan Çelebi Hazretleri, Sultan Birinci Ahmed'in tahta geçişinden sonra büyük dedesi Mevlana Hazretleri'nin manevî işareti üzerine İstanbul'a geldi. Kadir gecesi olması muhtemel bir gecede Ebu Eyyub el-Ensarî Hazretleri'nin mübarek kabrini ziyaret etti. Aynı gecede Sultan Ahmed Han da bir rüya gör­dü. Sarayında heybetli ve vakarlı zatlar dolaşıyordu. Onların kimler olduğu­nu araştırınca, yakın adamlarından birisi gelerek: "Sultanım! Mevlana Celaleddin-i Rumî Hazretleri köşkünüzü teşrif etti­ler. Arkasındakiler onun dervişleri ve talebeleridir" dedi. Bu haberi alan Sultan büyük bir sevinçle sarayın içine girdi ve orada Mevlana Celaleddin-i Rumî Hazretleri'ni gördü. İkram ve iltifat olmak üzere ona saltanat tahtına oturmasını teklif etti. O zaman Mevlana Hazretleri: "Arşın gölgesi altına oturanlar, bu birkaç ağaç parçasından yapılmış tahta iner mi? Bu taç ve taht sizindir" buyurdu. Birinci Ahmed Han, bu ziyareti fırsat bilerek, Mevlana Hazretleri'nden, ülkedeki karışıklığın düzelmesi için himmet etmesini diledi. Mevlana Hazretleri de: "Sen bizim çocuklarımıza azgınlık, taşkınlık edip onlara sıkıntı verenlere mani olursan, biz de bunun mükâfatı olarak, manevî yolla size karşı gelenlerin zararlarını ve çıkardıkları fitneleri def ederiz. Bostanımıza var, himmetlerine sarıl" diye tembih eyledi. Mevlana Hazretleri oradan ayrılıp Ebu Eyyup el-Ensarî Hazretleri'ni ziyarete gitti. Sultan Ahmed de kendisini takip etti. Gördü ki, Eyyub el-Ensarî Hazretleri hayatta ve Mevlana Hazretleri'yle sohbet et­mektedir. Mevlana Hazretleri de oraya varıp bu büyük sahabi ile sohbet ettik­ten sonra veda edip ayrılırken, Bostan Çelebi Hazretleri'ni göstererek: "İşte benim Bostan'ım budur" diye işaret etti. Sultan Ahmed tam bu sıra­da uyanıverdi. Şükür kurbanları kestirdikten sonra doğru Eyyup Sultan'a gitti. Orada Bostan Çelebi Hazretleri'ni görünce sevindi. Mevlana Hazretleri'nin tembihi üzere sarayına davet etti. O da bu daveti kabul etti. Sultan Ahmed Han, Bostan Çelebi Hazretleri'ni dedesinin oturduğu kol­tuğa oturmasını teklif ettiğinde: "Mübarek dedemin yerine oturmam edebe sığmaz" diyerek, Sultan'ın ak­şamki rüyasına işaret etti. Böylece Sultan Ahmed Han, Mevlana Hazretleri'nin: "Bostanımıza yapış" sözündeki inceliği ve Bostan Çelebi'nin de halinin yüksekliğini ve veli olduğunu anladı. Kendisine pek çok hürmet ve saygı gös­terdi. Konya'da Bostan Çelebi Hazretleri sultanlar gibi karşılandı. Çok geçme­den memleketin dört bir yanından Celali isyanlarının bir bir bastırılmakta oldu­ğuna dair haberler de gelmeye başladı. Bostan Çelebi Hazretleri bundan sonra daha rahat bir şekilde talebelerine ders vermeye devam etti. Lala Mustafa Paşa tarafından Şam mevlevihanesine bir postnişin göndermesi ricası üzerine, sadıklarından Kartal Dede'yi gönderdi. Kartal Dede, ümmîliğini bahane ederek mürşidinden ayrılmamak için yalvardı ise de, Bostan Çelebi Hazretleri; "Ağız sizden, söz bizden. Sana büyük bir âlim de mürid olur" diyerek onu teselli etti ve mazeret kapısını kapadı. Gerçekten de Şam'da verimli çalış­maları oldu. Halk kendisinden feyiz almak için adeta yarıştılar, Bostan Çelebi Hazretleri'ne talebeleri kendisinden sonra talebelerin ve dergâhın işleriyle kimin ilgileneceğini sorduklarında: "Hilafet Ebubekir Çelebi'nindir" buyurdu. Ebu Bekir Çelebi, Ferruh Çelebi'nin oğlu idi. Bostan Çelebi Hazretleri 1040 (m.1631) yılında Konya'da ve­fat etti. Kabri, Mevlana Hazretleri'nin türbesi içindedir.

Yüce Allah sırrını mukaddes ve mübarek kılsın.